Sürdürülebilir Ekosistem ve Enerji
Sabah kalktınız ve dişinizi fırçaladınız, kahvaltını ettiniz ve aracınızla günlük rutinlerinizi gerçekleştirmek için yol çıktınız. Her ne kadar pek farkında olmasak da bütün bu süreçler çok daha fazlası önemli ölçüde enerji ve kaynak tüketiyor – bu sistemlerin oluşturulması için harcanan enerji ve efor da cabası.
Dolayısıyla görüleceği üzere çevremizde her gün binlerce alet ve altyapı sistemi milyonlarca wattlık enerji tüketimi sayesinde ayakta kalabiliyor. Bu sistemlerin varlığı için gereken enerjiyi üretmek ve bu sistemlere ulaştırmak için ise her gün daha büyük boyutlarda araziler ve bölgeler bu talebin karşılanması için parselleniyor: her geçen yıl yeni barajlar inşa ediliyor, yeni kömür santralleri açılıyor, rüzgar türbinleri dikiliyor veya yeni güneş enerjisi tarlaları oluşturuluyor. Yani insanlık, her ne kadar sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan ilgisini giderek arttırmaya devam etse de, dünyanın giderek artan oranda bir yüzölçümünü enerji gereksinimlerini karşılamak için kullanıyor.
Bu bölgeleri bu amaç doğrultusunda parsellemek ise hemen her zaman doğal hayatın ve hassas ekosistemlerin zarar görmesine yol açıyor. Bu durum her zaman Amazon Ormanlarının kesilmesi veya Nil Nehrine 25. Barajı inşa etmek kadar radikal olmasa da ne yazık ki sonuç belli – doğanın hüküm süreceği alan oranı giderek azalıyor.
Bu durum ise yeni jenerasyona her zamankinden daha erozyona uğramış ve can çekişen bir dünya bırakmamıza sebep oluyor. Fakat durum sanıldığı kadar umutsuz değil, zira klasik ve alternatif sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması ve doğa ile entegrasyonlarının güçlendirilmesi sayesinde doğa, yeniden daha fazla alanda hüküm sürmeye başlayabilir.
Alternatif Sürdürülebilir Enerji Kaynaklarının Ekosisteme Katkıları
Kent hayatına entegre veya en azından kent hayatından etkilenmeyen bir enerji altyapısı kurmak için yoğunlaşılabilecek çeşitli sayıda enerji üretim alternatifi bulunmaktadır. Her ne kadar doğa ile tamamiyle entegre ve zararsız bir sistem kurmak bugün itibariyle mümkün gözükmese de, ilkeli ve doğru planlama ile zarar en aza indirgenebilmektedir.
Güneş enerjisi, elektrikli araçlar, hibrit araçlar, hidrojen yakıt hücreleri, etanol, biyodizel, sıkıştırılmış doğal gaz, propan, jeotermal enerji, rüzgar enerjisi, hidroelektrik, gelgit gücü ve dalga gücü. Bu enerji kaynaklarının tümü, kentlere tek başına veya diğer enerji kaynaklarıyla birlikte güç sağlamak için kullanılma potansiyeline sahiptir. Fakat belirtmek gerekir ki bu enerji kaynaklarından bazıları, coğrafi faktörler nedeniyle dünyanın farklı yerlerinde diğerlerinden daha yaşayabilir. Örneğin güneş enerjisi, güneşli bölgelerde daha sık uygulanabilirken, hidroelektrik büyük nehirlerin olduğu bölgelerde daha uygulanabilir. Her bir enerji kaynağını desteklemek için gereken altyapıyı da dikkate almak ve çevrenin en az zarar göreceği denklemleri uygulamak da son derece önemlidir.
Bu nedenle sürdürülebilir enerji kaynakları hem çevresel hem de ekonomik nedenlerle önemlidir. Bununla birlikte, hiçbir enerji kaynağının mükemmel olmadığını ve hepsinin çevre üzerinde bir miktar etkisi olduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle, çevre üzerindeki genel etkiyi en aza indirmek için farklı sürdürülebilir enerji kaynaklarının bir karışımını kullanmak önemlidir. Ayrıca, genel enerji talebini azaltmak için enerjiyi verimli kullanmak da yine bir o kadar önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla sürdürülebilir enerji kaynaklarının bir karışımını kullanarak ve enerjiyi verimli kullanarak, çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirirken mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olabiliriz.